SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SUNNE BAHSİ

<< 4689 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَبُو صَالِحٍ الْأَنْطَاكِيُّ أَخْبَرَنَا أَبُو إِسْحَقَ الْفَزَارِيُّ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا يَزْنِي الزَّانِي حِينَ يَزْنِي وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلَا يَسْرِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلَا يَشْرَبُ الْخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَالتَّوْبَةُ مَعْرُوضَةٌ بَعْدُ

 

Ebu Hureyre'den (rivayet edildiğine göre)

 

Rasûlullah (s.a.v.): "Zina eden kimse zina ederken mü'min olarak zina edemez. (Hırsızlık yapan kimse) hırsızlık yaparken mü'min olarak hırsızlık yap(a)maz (Şarap içen de) şarabı içerken mu'min olarak içmez ve Tevbe (kapısı) ona açıktır" buyurmuştur."

 

 

Diğer tahric: Buhari mezalim, eşribe, hudud, Tirmizi. iman: Nesai, kasame; kat’us-sarik; eşribe; İbn Mace, fiten (3936); Darimii eşribe; Ahmed b. Hanbel, II, 243. 317, 376. 386.479; III 356: VI. 139.

 

AÇIKLAMA:

 

Bu hadis-i şerif, zina hırsızlık ve şarap içmek gibi büyük günahlardan birini işleyen kimsenin dinden çıktığını söyleyen Haricilerin delilidir.

 

Hattabi (r.a.)'nin açıklamasına göre. Hariciler bu hadisi, kendi inanç­ları doğrultusunda te'vil ederek, bu hadisin kendilerini te'yid ettiğini id­dia etmişlerdir. Helal olduğuna itikat etmedikçe, büyük günahlardan biri­ni işleyen kimsenin, dinden çıkmadığını söyleyen ehl-i sünnet ulemasın­dan bazılarına göre bu hadiste geçen: "Mü'min olarak zina etmez, hır­sızlık etmez, şarap içme/" cümleleri haber cümlesi şeklinde gelmiş "in­şa" cümleleridir. Yani "mü'min olarak zina etmesin, hırsızlık etmesin, şarap içmesin. Çünkü bu fiilleri işlemek müslümanlnra yaraşmaz." anlamında kullanılmıştır.

 

Yine ehl-i sünnet ulemasından bazılarına göre de bu hadis-i şerifte ge­çen: "Mü'min olarak bu suçu işlemez" anlamındaki cümleler "Müslim, müslümanlarin elinden ve dilinden salim kaldığı kimsedir" mealindeki 2481 numaralı hadis-i şerifle, "emanete riayet etmeyenin imanı yoktur" hadisinde ve; "komşusu, serinden emin olmayan kimse, mü'inin değildir" hadisinde olduğu gibi.

 

Buhari, edeb; Müslim, iman: Tirmizi, kıyame; Ahmed b. Hanbel, 1. 387: II. 288, 336,373: III. 154: IV. 31. VI, 385.

 

Yahut da bu hadis-i şerifte büyük günah işlenirken kalmadığından bah­sedilen, imanın kendisi değil kemali ve faziletidir. Yani kişi bu günahları işlerken imanın kemali kalmadığı ifade edilmek istenmektedir.

 

Bir başka ifadeyle "Bu suçlan işleyen kişinin imanı onları işlerken ka­mil değildir. Böyle bir mü'minin durumu eli, ayağı, burnu ve kulağı olma­yan aciz insan gibidir.[Bk. ez-Zebidi, Şerhü'l-İhya, II. 254 vd.]

 

Eş'ariler ise hadisi; "Bu günahları işleyen kimse bu işi helal görerek ya­parsa imandan çıkmış olur" diye te'vil etmişler ve bu te'vilin gerekli oldu­ğunu, aksi takdirde Hz. Nebiin: "Allah'dan başka hiçbir ilah olma­dığını söyleyip te bu sözü üzere ölen herkes cennete girer. Zina ve hırsız­lık yapmış bile Olsa"[Buhari. tevhid; Rikak: istizan; Müslim, iman; Tirmizi, iman]  hadisi ile telifinin imkansızlığını söylemişlerdir. EI-Amidi, Mutezile ve Haricilerin mevzumuzu teşkil eden hadis hakkın da yapmış oldukları te'vil için şu cevabı vermiştir:

 

"Bu hadisteki mü'min kelimesi, "iman"dan değil "eran" kelimesinden alınmıştır. Bu durumda hadisteki mana "zina eden kişi Allah'ın azabından emin değildir" şeklindedir. Aynı hadisi zina yapan kişi bu işi yaparken mü'min olma vasfını kaybeder, fiilden sonra mümin vasfı geri döner, şek­linde de te'vili yapılmıştır. Nitekim bir numara sonra gelecek olan ha­dis-i şerif bu görüşü desteklemektedir.